Pazartesi, 08 Temmuz 2013
  0 Yanıtları
  11K Ziyaretleri
  Abone olun
GPS ve diğer konum belirleme tekniklerinin bulunduğunuz yeri nasıl tespit ettiğini ve konum bilgilerini nasıl paylaştığını inceledik.

Coğrafi konumlama ve konum belirleme (geolocation), Dünya üzerinde (karada, havada veya denizde) bulunduğunuz fiziksel noktayı tespit etmek anlamına geliyor. Konum belirleme kavramı, pek çok farklı yön bulma ve yol gösterme tekniği için kullanılabilir ama günümüz de genellikle kullanıcısının yerini belirleyen mobil cihazlar ve çevrimiçi hizmetler için kullanılıyor.

Bunun yapılabileceği birkaç yol var. En güvenilir ve kesin sonuç veren yöntem, ABD hükümetinin sahip olduğu bir uydu ağı olan küresel konumlama sistemi (GPS). Ancak bu yazıda da göreceğimiz gibi GPS m müsait olmadığı durumlarda kullanılabilecek pek çok farklı yöntem bulunuyor.

Yazıda ayrıca konum belirleme teknolojilerinin kişisel gizlilik ve güvenlik üzerindeki olası etkilerini de ele alacağız.

GPS'in temelleri
Geçmişe baktığımızda konum belirleme teknolojisinin ardında hep askeri amaçlar olduğunu görebiliriz. Daha iyi konum belirleme, donanmanın ve hava kuvvetlerinin tanımadıkları menzillere çok daha kolay varmasını ve çok daha güvenilir keşif verileri elde etmesini sağlar. Mobil füze sistemleri ve denizaltılar bu verilerle kendi konum bilgilerini birleştirerek hedeflere isabetli atışlar yapabilirler.

Bir asırdan daha uzun süre önce geliştirilmiş olan ilk elektronik konum belirleme sistemlerinden biri, konumu bilinen sabit radyo vericilerinden faydalanıyordu. Gemiler ve uçaklar, aldıkları sinyallerin güç ve yönüne göre kendi konumlarını tahmin edebiliyordu.

Modern GPS de aşağı yukarı bu şekilde çalışıyor. Ancak şimdi radyo vericilerinin yerini uzayda bulunan 30 un üzerinde uydu almış durumda. Bu 30 uydudan her biri NASA yer kontrol istasyonlarında belirlenen saat bilgisini ve uydunun yörüngedeki kendi konumuna dair bilgiyi Dünyaya gönderiyor.

Bu sinyaller, doğru frekansı (Tam olarak 1,57542 GHz ama sadece askeri amaçla kullanılan ikinci bir frekans daha var.) dinlemek üzere programlanmış her radyo alıcısı tarafından yakalanabiliyor. Tek bir uydudan gelen bilgi tek başına yeterli değil ama yörüngede o kadar çok uydu var ki eğer gökyüzü açıksa herhangi bir anda en az sekiz uydu­dan sinyal almak mümkün. Pencerenin kenarında bile dursanız büyük ihtimalle dört veya beş uyduyu “görebilirsiniz”.

Birden çok noktadan bilgi alan alıcı kendi konumunu büyük bir hassasiyetle hesaplayabilir, ancak günümüzde ölçülen şey sinyalin gücü değil de alıcıya ulaşana kadar geçen süre. Radyo dalgaları belirli bir hızda (ışık hızı) seyaha tettiğinden dolayı uzaktaki uydulardan alınan sinyallerdeki saat bilgisi yakındaki uydular dan alınandan biraz daha geride olacaktır. Bir GPS alıcısı, farklı uydulardan gelen saat bilgilerini karşılaştırarak, her uydunun rapor edilen konumuna olan göreceli uzaklığını hesaplayabilir. Dört veya daha fazla uydudan gelen saat bilgilerini ve her uydunun bilinen yörünge konum bilgilerini karşılaştıran alıcı; boylam, enlem ve rakımını hesaplar. Bu daha sonra istenirse bir elektronik haritaya yansıtılarak gerçek bir konum bilgisine dönüştürülebilir ve yön bulma amacıyla kullanılabilir.

WEB UYGULAMALARINDA KONUMLAMA
Konum belirleme, çevrimiçi hizmetlere çok şey katabilir. Bu nedenle gelecekte çok daha sık kullanıldığını göreceğimize emin olabilirsiniz. Konum belirleme desteği Android ve iOS'e bütünleşik olduğundan uygula­malar konum bilgisini doğrudan işletim sisteminden alabilirler.

Web tabanlı uygulamaları desteklemek için tasarlanmış olan HTML 5 standardı, kendi konum belirleme APrsine sahip olduğundan güncel bir tarayıcı kullanan her uzak sunucu bu veriyi talep edip bir JavaScript'in veya eklentinin kullanımına sunabilir. Bu web tabanlı konumlama sistemleri HTML 5'in bir parçası değildir. Bunun daha çok, neredeyse her yerde desteklenen bir "yan teknoloji" olduğunu söyleyebiliriz.

Bir siteye konum bilginiz verilmeden önce sizin onayınız istenir. Tarayıcı ancak siz onay verdikten sonra coğrafi bilgi göndermeye başlar. Masaüstü bir bilgisayardan kablolu bağlantıyla internete giriyorsanız konumunuz ancak kabaca tahmin edilebilir. Öte yandan GPS donanımlı bir akıllı telefon açık adresinizi bile verebilir. Bu nedenle onay vermeden önce dikkat etmekte fayda var.

GPS hassasiyeti
GPS’in hassasiyeti, uydularda bulunan saatlerin kesinliğine bağlıdır. Bunlar sıkı şekilde kontrol ediliyor da olsalar düzeltmeler arasında saniyenin milyarda biri kadar yanılabilirler. GPS hassasiyeti, radyo sinyal lerini beklenmedik bir anda geciktiren atmosferik koşullar dan da etkilenir. Bunlardan dolayı GPS kusursuz bir şekilde hassas ya da tutarlı değildir. Ancak yine de bir alıcı kendi konumunu genellikle 3 metre, en kötü durumdaysa 8 metre hata payıyla tespit edebilir.

Bu derece hassasiyeti geçmişte elde etmek mümkün değildi. 1980’lerde geliştirilen GPS, zaman kodlarım ufak, tahmin edilemez hatalarla gönderecek şekilde tasarlanmıştı. Bu nedenle alıcı konumunu 50 m hata payıyla tespit edebiliyordu. Burada amaç GPS sinyallerinin düşman tarafından kendi askeri amaçlan için kullanılmasını engelleyecek ama sivil uçak ve gemilerin yol bulmasını sağlayacak kadar hassas bilgi sağlamaktı.

Bu bilinçli bozulmaya “seçici uygunluk” adı verilmişti. Bozulmamış bilgiler şifrelenmiş olarak aynı anda başka bir frekans üzerinden gönderiliyordu. Bu nedenle sadece ABD hükümetinin belirlediği kod çözme anahtarlarına sahip olan kişilerce erişilebiliyordu.

Seçici uygunluk, 1 Mayıs 2000’de yürürlükten kaldırıldı. Böylece sivil GPS alıcıları da askeri alıcılar kadar hassas konum bilgisi almaya başladı. Görünüşte seçici uygunluğun
yürürlükten kaldırılmasının nedeni “tüm dünya çapında barışçıl sivil, ticari ve bilimsel uygulamaları” desteklemekti. Ancak sistem kapatıldığı sırada zaten “diferansiyel GPS” adı verilen yöntemle büyük oranda etkisiz kılınmıştı. GPS uydularından alınan sinyaller, bilinen konumlarda yer alan sabit GPS alıcıları kullanılarak analiz ediliyor ve böylece sunulan yanlış bilgi ayıklanabiliyordu. Daha sonra bu bilgi, yakınlarda bulunan mobil GPS alıcıların bildirdiği konum bilgisini düzeltmekte kullanılıyordu.

GPS'in sınırları
GPS en hassas ve yaygın kullanılan konum belirleme sistemi ama onun da belirli sınırlan var. Duvarlar ve tavanlar uydu verilerini engellediği için kapalı alanlarda kötü çalışıyor. GPS uydulannın veri hızı da modem standartlara göre çok yavaş: Sadece 50 bit/sn. Bu kulağa bir sorun değilmiş gibi gelebilir ama bir GPS alıcısı ilk açıldığında “almanak” (sistemdeki tüm uydulann durum ve kaba konum bilgisi) ve “efemeris” (Her bir uydudan gelen daha hassas zamanlama ve yörünge verisi) de dâhil olmak üzere çok fazla veri alması gerekir.

Sivil GPS bildirimleri artık askeri olanlar kadar net sonuç veriyor.

Sonuç olarak, bir GPS alıcı ilk açıldığında veya son doğrulamanın ardından çok fazla mesafe kat edildiğinde çalışmak için gerekli bilgileri alması için 10 dakika kadar zaman geçmesi gerekebilir. Bazı akıllı telefonlarda “yardımlı GPS” (assisted GPS, kısaca AGPS) adı verilen bir sistem kullanılıyor: Bu sistemde almanak bilgisi servis sağlayıcı tarafından telefona gönderiliyor. Böylece GPS alıcısı, birkaç uydudan efemeris bilgisi aldığı anda konumunu hesaplamaya başlayabüiyor.

Hücresel konum belirleme
GPS, alıcı ve şifre çözücü donanımın tarafından da sınırlandırılıyor. Çoğu modern akıllı telefonda bu donanım var ama bu oldukça yeni bir gelişme. Son on yıldır telefonlar konumlannı belirlemek için daha çok hücresel konumlama sistemini kullanıyor.

Hücresel konumlama aslında GPS ile aynı ilkelere göre çalışıyor ama burada uydu ağı yerine sabit mobil vericilerinden gelen saat ve konum bilgileri kullanılıyor. Telefon birden fazla vericiye bağlandığında hassasiyet en az GPS kadar iyi olur, ancak vericiler uydulardan daha kısa bir menzile sahip olduğundan telefonlann menzillerinde sadece bir veya iki verici bulunabilir. Bu da hassasiyetin çok düşmesine yol açar. 2000’de akıllı telefonlar son derece basit olduklanndan, hücresel konumlama ile elde edilen bilginin kullanılabileceği alanlar da çok
sınırlıydı. Genel olarak telefonun sahibi bu bilgiye ulaşamıyor ancak bilgi operatör tarafından takip edilebiliyordu. IP adresine dayalı İş dizüstü ve masaüstü bilgisayarlara geldiğinde ne GPS ne de hücresel konumlama işe yanyor. Bir yazılım veya çevrimiçi hizmet kullanıcının konumunu belirlemek isterse daha dolaylı yöntemlere başvurmak zorunda.

GPS’e sahip olmayan bir cihazın konumunu belirlemek için en çok kullanılan teknik IP temelli konum belirlemedir. Bu teknikle internete bağlı bir cihazın dünya üzerindeki konumu, IP adresinden yola çıkılarak bulunur.

Bu, ağ teknolojilerine aşina olanlara garip gelebilir çünkü bilirler ki IP adresi hiçbir coğrafik bilgi içermez. IP adresinde sadece ağ trafiği için yönlendirme bilgisi yer alır.

Dahası, İSS’ler dinamik olarak tekrar adres atadıklarından dolayı bilgisayarlann adresleri düzenli olarak değişir.

IP adreslerini gerçek konum bilgisine çevirmenin yollan var. Bölgesel internet kayıtlanndan ISS’nize bir grup IP adresi atandığında, ülke bilgisi erişime açık bir şekilde kaydedilir.

Çevrimiçi bir hizmet kolaylıkla bu bilgiye bakarak gelen bağlantılann hangi ülkeden olduğunu tespit edebilir. Eğer daha önce http://www.hulu.com gibi bir Amerikan sitesini ziyaret edip sitede bulunan içeriğin Türkiye’ye açık olmadığını gördüyseniz bunun nedeni IP adresi temelli konumlama tekniklerinin kullanılmasıdır.

Biraz daha derine inerseniz daha kesin bilgilere ulaşabilirsiniz. Her IP adresinin veya alan adının yöneticisi, ağ yöneticileri, firmalar ve hatta polisin kolaylıkla erişebilmesi için bağlantı bilgüeri sunmak zorundadır. Buna genel olarak, bir internet adresinden bu tür bilgileri talep etmek için kullanılan protokole atıfla, WHOIS bilgisi denir.

Bireyler için WHOIS sorgulaması genellikle İSS’nin genel merkez adresini sunacaktır. Yani nerede bulunduğunuz hakkında hiçbir fikri olmayan bir web hizmeti, bu bilgiyi kullanarak bulunduğunuz şehri tahmin edebilir. Bölgesel haber veya hava durumu gibi hizmetler için bu bilgi yeterli olabilir.

Daha hassas bir belirleme için bu bilgi ek verilerle desteklenebilir. Örneğin, uzaktaki bir sunucu, sizden giden veri paketlerinin izlediği yolu analiz ederek, konumunuz hakkında tahminlerde bulunabilir. Eğer IP adresiniz konumu bilinen birinin adresine çok benziyorsa buradan yola çıkılabilir.

Tabii bu teknikler yanlış tespitlere de yol açabilir. Örneğin kalitesiz bazı randevu sitelerinin reklamları sizi yaşadığınız şehirde yaşayan bekâr kızlarla tanıştırmayı vadederler ama bahsedilen şehir sizin yaşadığınız şehirden çok uzakta olabilir. Dahası kız falan da yoktur.

Wi-Fi aracılığıyla konumlama
Bazı durumlarda gelen bağlantının IP adresine bakarak belirlenen konum bilgisi yeterli olabilir, ancak belirli bir hedefe yönelik pazarlama veya trafik raporu ve sinema listesi gibi hizmetler için yeterli değildir. Bu hizmetler için özel ağ bağlantı bilgilerini coğrafi konum bilgisine çevirecek yöntemler gereklidir. Bunun yapmanın yollan var. Kablolu Ethernet bağlantılannm konumunu tespit etmek zor olabilir ancak kablosuz ağlar açık bir kitap gibidir.

Son yıllarda Google Street View araçları sadece sokak seviyesinden fotoğraflar değil, gelişmiş bir kablosuz ağ haritası hazırlanmasını mümkün kılan bilgileri de kaydetti.

Bugün, bu veritabanmm yardımıyla Google, hizmetlerine belirli bir kablosuz ağ üzerinden bağlandığınızı tespit edip bulunduğunuz yeri tahmin edebilir. Dizüstü bilgisayarınızın veya akıllı telefonunuzun internete bağlanmak için kullandığı diğer kablosuz ağlan da hesaba katan Google, GPS ile elde edilenden çok da kötü olmayan bir hassasiyetle konumunuzu belirleyebilir.

Eğer bu yaklaşımın ne kadar etkili olduğunu anlamak istiyorsanız, Street View hizmetinin verildiği bir şehirde (Türkiye’de yok.) bir dizüstü bilgisayarla veya GPS’i kapalı bir tablet veya akıllı telefonla kablosuz ağ üzerinden internete bağlanın. Ardından Google Haritalara gidip bulunduğunuz konumu tespit edin. Harita yakınlaşarak bulunduğunuz sokağı gösterecektir. Hatta o an bulunduğunuz binayı bile tespit edebilir. Bu deneyi kablosuz bağlantısı olmayan bir masaüstü bilgisayarda deneyin: Google Haritalar büyük ihtimalle bulunduğunuz şehri, belki de sadece ülkeyi tahmin edebilecektir.

Google gibi dev bir firmanın sokaklara araçlar salıp tüm bu verileri kaydetmiş olması korkutucu gelebilir. ABD ve Avrupa’daki yasa koyucular, özellikle de bireylere ait şifrelenmemiş verilerin izinsiz olarak kaydedilmesi ihtimali nedeniyle bu girişimi incelemeye aldılar.

Aslında bu araçlara bile ihtiyaç yok: Konum Hizmetleri özelliği açık olan Android sistemli cihazlar, düzenli olarak Google ile temasa geçip GPS konum bilgilerini paylaşıyor.

Aynca, konum veritabanım taze tutmak için yakınlarda bulunan kablosuz ağlara ilişkin bilgiler de iletiliyor. Apple’ın İOS cihazlan da aynı şekilde çalışıyor.

Veri toplamayla konum tespiti
Kullandığınız ağa ilişkin detayların yanında kendi sağladığınız veriler de ağ temelli konum belirlemede kullanılabilir. Örneğin belli bir sinema salonundaki film saatlerine bakmak için hep aynı hizmetten faydalanıyorsanız nerede yaşadığınızı tespit etmek için dâhi olmaya gerek yok. Çevrimiçi mağazalar sipariş verdiğinizde adresinizi öğrenirler. Facebook gibi hizmetlerse sosyal ağa katılmanız için yaşadığınız şehir gibi pek çok bilgi sunmanızı istiyorlar.

Bu bilgileri bir kez paylaşınca çevrimiçi hizmetler bunları kötüye kullanmaya başlayabiliyor. Bu sizin faydanıza da işleyebiliyor ama genelde yığınla özel olarak hedeflenmiş reklamın hücumuna uğramanıza yol açıyorlar.

Paylaşım düzenlemeleri sayesinde farklı kaynaklardan elde edilen kişisel bilgiler harmanlanabiliyor. Örneğin, tarayıcınızda depolanan çerezler kullanılarak, pazartesi günü belirli bir adresin yakınlarında bir dişçi aramış olan kişiyle perşembe günü o konuma taksi çağırmış olan kişinin aynı kişi olduğu anlaşılabiliyor.

Bu yaklaşımın sadece konumunuzu belirlemekle yetinmediğini söylemeye gerek yok: Mesleğinizi, yaşınızı, ilgi alanlarınızı ve daha yığınla kişisel bilgiyi elde etmek amacıyla kullanılabilir. Kuşku çekecek kadar iyi hedeflenmiş bir reklam alırsanız veya ilk kez ziyaret ettiğiniz bir web sitesinin bakmaya geldiğiniz şeyi bildiğini fark ederseniz bu yöntemi kullandıklarına emin olabilirsiniz.

Bu veri toplama şekli canınızı sıktıysa pek çok tarayıcın artık “Beni İzleme” (Do Not Track) adı verilen bir özelliği desteklediğini duymak sizi sevindirecektir. Bu özellik, çevrimiçi hizmetlere, bazı web sitelerindeki eylemlerinizi kaydedip bir araya getirmeme­lerini bildiriyor. Şu an için bu özellik, web sitelerine yasal bir zorunluluk yüklemiyor. Hatta bazı firmalar bunu engellemeye bile çalışıyor. Bu yüzden pek çok web sitesinin hareketlerini­zi takip etmeye devam edeceğini unutmayın.

1- Arkadaşlarınızı bulun
Foursquare, Google Latitude ve Apple'ın Find My Friends uygulamaları sayesinde bir bakışta arkadaşlarınızın o an nerede olduklarını görebilirsiniz. Bu, insanları rahatsız etmeden nerede olduklarını öğrenmenin, yakınlardaki arkadaşlarla planlamadan buluşma ayarlamanın mükemmel bir yolu. Bu hizmetlerden faydalanmak için kullanıcı onayı gerekiyor. Aksi hâlde rahatsız edici takipçilerden ve casuslardan kurtulmak mümkün olmazdı.

2- Canlı yol tarifi
Birkaç yıl öncesine kadar yol tarif hizmetlerinin donanımlarında bulunan GPS teknolojisi binlerce liraya mal oluyordu. Günümüzdeyse mobil internet ve her yerde bulunan konumlama teknolojileri sayesinde aynı işi cebinizdeki akıllı telefon da yapabiliyor, hem de sesli yol tarifi ve canlı trafik bilgisi de dâhil olmak üzere. Android'deki ücretsiz Google Haritalar ve iOS'in Haritalar'ı gibi farklı seçenekler var ama uzun yolculuklara çıkarken yanınıza şarj cihazı almayı unutmayın.

3- Konuma dayalı randevu
İnternet üzerinden ayarlanan randevular yalnız insanların eş bulmasına yardımcı oluyor ama bu ilişkilerin çoğunun birkaç mesajın ötesine geçmediğini biliyoruz. Günümüzde konumlama teknolojisi sayesinde profilinizde belirlediğiniz ölçütlere uyan bir kişiyle aynı mekânda bulunduğunuzda uyarılıyorsunuz. Apple App Store veya Google Play'de OkCupid uygulamasını kullanabilir veya MeetMoi (http://www.meetmoi.com) gibi bir hizmetten faydalanabilirsiniz.

4- Kayıp donanımızı bulun
Akıllı telefon, tablet ve dizüstü bilgisayarlar ne yazık ki hırsızların çok çekici bulduğu cihazlar ama konum belirleme teknolojisi sayesinde, çalınması durumunda cihazınızın yerini tespit edebilirsiniz, Prey (http://www.preyproject.com) benzeri ücretsiz bir hizmete veya Apple'ın Find My iPhone hizmetine üye olabilir, cihazınız çalındığında hırsızların peşine düşebilirsiniz. Eğer donanım sadece kaybolduysa basitçe yerini tespit edip geri alabilirsiniz.

5- Fotoğraflarınızı konumlayın
Telefon ve tabletlerin yanında bazı fotoğraf makinelerinde de bütünleşik GPS alıcıları bulunuyor. Bunlar konum bilgilerini her fotoğrafın EXIF üst verisine otomatik olarak kaydediyor. Fotoğraflarınızı Flickr gibi bir hizmete yüklediğinizde otomatik olarak bir harita üzerinde işaretleniyorlar. Böylece fotoğrafları konumlarına göre grupîamak daha kolay oluyor. Ancak özel fotoğraflarda EXIF verilerini paylaşırken dikkatli olun, yanlışlıkla fazla bilgi paylaşmak istemezsiniz.

6- Geocaching
Geocaching, teknoloji düşkünleri arasında yaygın bir oyun. Tek yapmanız gereken güvenli bir kutu içine bir şey yerleştirmek, bunu istediğiniz bir yere saklamak ve GPS koordinatlarını paylaşmak. Diğer GPS kullanıcıları sakladığınız kutuyu bulmaya çalışacaklar. Eğer başarılı olurlarsa geride bıraktığınız ufak bir hediyeyi alabilirler. Tüm dünyada 200 ülkede beş milyon kişinin geocaching oynadığı tahmin ediliyor. http://www.geocaching.com sitesine bakılırsa uzayda bile oyuncu var.
Bu iletiyi değerlendirin:
Henüz bu iletiye bir yanıt yazılmamış.
Bu iletiye ilk yanıt yazan siz olun!
Yanıtınız
Güvenlik Kodu
Sitemizi bot ve izinsiz yazılımlardan korumak için sorunuzu göndermeden önce güvenlik kodunu yazmanızı istiyoruz.